“Umudunu Kaybetme” Film Özeti

Gerçek bir hayat hikâyesinden uyarlanan filmde sıfırdan zirveye çıkan Chris Gardner’in başarı öyküsü anlatılıyor. Kendi yaşamımızdan birçok örnek bulabileceğimiz biyografik dram türünde yorumlanmış olan bu film, işlenen konular ve içerdiği dersler açısından izlenilmesi gerektiğini düşündüğüm bir esere dönüşmüş.

1981 yılında San Francisco’da yaşayan Chris Gardner evli ve küçük oğlu olan, geçimini kemik yoğunluğunu ölçen tıbbi bir cihaz satarak kazanan ancak işleri yolunda gitmeyen biri olarak karşımıza çıkıyor. Chris öğrenme kabiliyeti ve iletişim gücü yüksek, azimli ve dürüsttür. Evinde eşiyle sorunlar yaşayan Chris’in hayatı işlerinin ters gitmeye başlamasıyla daha da zorlaşır. Eşi Linda fabrikada işçi olarak çalışmaktadır. Kiralık bir dairede oturan aile, ekonomik sıkıntılardan dolayı huzurunu kaybeder. İlerleyen günlerde cihazını tanıtırken yol kenarına lüks bir arabanın yanaştığını görür. Araca yönelen Chris arabadan inen adama bu arabayı nasıl aldığını ve hangi işte çalıştığını sorar. Adam da broker olduğunu söyler. Chris’in zihninde o anda bir umut belirir. Şansını denemek ister. Bu mesleği yaparak yaşantısını düzene koyabileceğine dair düşüncelerini eşiyle paylaşır. Dört aydan beri çift mesai çalışan eşi durumu inandırıcı bulmaz. Eşi zamanla yaşadıklar maddi zorluklara ve bunların getirdiği psikolojik çöküşe dayanamayıp onları terkeder. Chris oğluyla yalnız kalır. Oturdukları evden çıkmak zorunda kaldıklarından uygun fiyatlı bir yere taşınırlar. Broker olmak için stajyerlik ilanına başvuran Chris zor da olsa stajyerlik programına seçilir. Programın uzunluğu altı aydır. Başarı gösteren adaylar bu programın sonucunda tam zamanlı işe seçileceklerdir. Süreç boyunca hiçbir ücret ödenemeyecek olması nedeniyle programdan vazgeçmeyi düşünür. Başvuru sürecinde kendini destekleyen yöneticisi şansını doğru kullanıp çalışmaya devam etmesini söylemesi onu etkiler. Motive olup programa katılır. Altı ay parasız çalışmak, bakmakta olduğu küçük oğlunun ihtiyaçlarını karşılarken ekonomik olarak ağır baskılara maruz kalmasına neden olur. Kaldıkları motelin parasını ödeyemedikleri için kovulurlar. Gidebilecekleri başka bir yer olmadığından metro istasyonunun tuvaletinde bir gece uyuyarak sadece evsizlerin kalabildiği ücretsiz sığınma evinde konaklamaya başlarlar. Chris’in hayatı oldukça zordur ancak umudunun yeşerdiği zamanlar da olmaktadır. Çaldırdığı makinesini bulan Chris az da olsa kendi ve oğluna yetecek kadar para kazanır. Stajyerlik süreci olumlu ilerler ve sonunda tam zamanlı çalışmaya hak kazanır. Broker olduktan sonra işinde başarıyı yakalar ve refah yaşamaya başlar. Filmde maddi imkansızlıklar sonucunda yaşanan aile içi iletişim kopuklukları ve insanın ruh hali üzerindeki yansımalarının etkili biçimde işlenmiş. Sıkıntılar sonucunda inancını yitirmenin kişiyi olumsuz etkileyeceği Chris’in eşi Linda karakterinin üzerinden anlatılıyor. Azim, kararlılık, eşitsizlik, öz benlik gibi çok sayıda olgunun işlendiği filmde her sahnede farklı bir öğretinin aşılanması anlatıma derinlik kazandırmış.

Chris’in karşısına her zaman engeller çıkıyor. Bazıları zorluklar karşısında daha inatçı olup pes etmezken kimileri de engelleri aşamayacağına inanarak yolu yarıda bırakırlar. Filmin ana fikri de burada ortaya çıkıyor. Chris tüm engellere rağmen koşmaya devam edecek mi yoksa umudunu kaybedip pes mi edecek. Unutulmayan bir replik hafızalarımızda yer ediniyor “Kimsenin sana bir şeyi yapamayacağını söylemesine izin verme. Bir şeyi istiyorsan, git ve al.” İnsanların pes etmeden hayallerine kavuşmak için çalışması gerektiğini vurgulayan “Umudunu Kaybetme” pek çok insana ilham olacaktır.